KÖPEKLERDE DOĞUM
Doğum kutunuzun pozisyonu odanıza giriş kapısını görecek şekilde konumlandırılmalıdır. Köpeğiniz her ne kadar size ve evinizin üyelerine güveniyor olsa da içgüdüsel olarak sürünün diğer üyelerinin (siz ve aileniz onun gözünde sürünün parçasısınız)odaya girip çıkmasını yerinden kalkmadan birebir gözlemlemek ister.
Doğuma yaklaşık on gün kala sürünün ona en yakın üyesi tarafından kontrol edilmeli, kalabalık-gürültülü-aşırı yoğun kokulu kısacası stres faktörü oluşturabilecek ortamlardan uzak tutulmalıdır.
DOĞUMUN BELİRTİLERİ
1)İştahtan kesilme:
2-4 gün içerisinde doğuracağının belirtisidir. Ancak iştahtan kesilme derken kastettiğim şey ciddi anlamda tüm yiyecekleri reddetmesidir. Bu her köpekte gözlenmez. Ve bu iştah kesilmesinin doğum sonrası yavru zarlarını yemesiyle hiçbir ilgisi yoktur.
Normalde yediği kuru mama vb yiyecekleri reddetme sebeplerinden biri gelişen yavruların mideye bası yapması- sinir sisteminin ters uyarımı ve beynin tokluk merkezine sinyal gönderilmesidir.
Bu nedenle ona lezzetli ve hafif öğünler hazırlamalı, suyu reddeden dişinize iğnesi çıkarılmış enjektörle zorla da olsa günlük suyunu içirmelisiniz.
2)Yer Belirleme:
İlkel benlikleri gereği köpekler yavrularını sıcak tutmak için onların rüzgârdan korunabileceği bir çukurun içine doğurmayı tercih ederler.
Bu nedenle evin içinde de çukur kazma hareketi yapma eğilimindedirler. Bu hareketi yapan dişinin uygun şartlar sağlanırsa 1-2 gün içinde doğumu beklenebilir.
Uygun şartları sağlamak adına; doğum kutunuzun içine kazınma hareketini yaparken kolayca parçalayabileceği(ki bu ÇOK önemli) eski bir çarşaf veya ince-uzun şeritler halinde parçalanmış gazete doldurabilirsiniz.
3)Vücut Sıcaklığı:
En belirgin ve en güvenilir doğum belirleme zamanı vücut sıcaklığı kontrolüdür. Köpeklerin normal vücut ısıları 38,5 derece santigrat civarlarındadır. Bu aşırı sıcak ve aşırı soğuk ortamlarda farklılık gösterebilir.
Normal koşullar altında 38,5 derece olan vücut sıcaklığı doğumdan 12 saat önce 1 derece düşerek 37,5 derece olur. Bu düşüş tamamıyla fizyolojik yani normaldir.
Bunun sebebi ise yavruların hipotermal şoka girmelerini bir nebze olsun engellemektir.
Peki, vücut sıcaklığını nasıl ölçeceksiniz?
Okumayı biliyorsanız cıvalı bilmiyorsanız elektronik bir derece edinip anüse 1 cm kadar sokun. Sağ veya sol rektum duvarına derecenin ucunu yaslayın. Elektronik cihazda ölçüm yaptığınız varsayarak,ölçümün tamamlandığını belirten sesin çıkışına kadar bekleyin. Dereceyi anüse yerleştirmeden önce ve sonra alkol bazlı bir ürünle ucunu temizleyin.Derece alma işlemi yapılırken odada sürünün liderinden başka kimse bulunmamalı ve bu işlemi sürü lideri gerçekleştirmelidir.
4)Nefes Alışverişinde Sıklaşma ve aralıkları kısalan kasılmalar:
Bu belirtiler ise doğuma 1-4 saat kaldığı anlamına gelir bu süreçten sonra sakinliğinizi koruyup huzur verici bir tonda konuşmanız, eğer köpek size arkasını dönüyorsa onu yalnız bırakmanız gerekmektedir.
ASLA ailenizle beraber “Hadi kızım doğur, bekliyoruz” gibi bir davranış biçimi içine girmemelisiniz.
YAVRU ZARINI PATLATIP YAVRUYU DIŞARI ÇIKARMAK, reanimasyon süreci, göbek kordonunun kesilmesi ve dikimi gibi konularda bilgi sahibi olmadığınızı varsayarsak; İLK YAVRU DOĞANA KADAR başında beklemeniz köpeğinizi strese sokmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Son belirtiyi gördükten sonra doğumu kolaylaştırmak adına şekerli su veya vanilyalı/sade dondurma vererek köpeğinizin vajinal kaslarının genişlemesine, dolayısıyla doğumun kolaylaşmasına yardımcı olabilirsiniz.
Plasenta Yedirilmesi –
Anne köpeğin plasenta yı yemesinin asıl sebebi vahşi doğada çok yoğun koku bırakan ve doğum esnasında savunmasız olacak olan yavruların ve annenin yerini belli eden artıkların ortadan kaldırılma çabasıdır.
Zaten vahşi doğada çiğ etle beslenen annenin bu artıkları yemesi onun sindirim sistemine ağır bir yük bindirmez.
Ancak bizlerin ev ortamında kuru mamalarla veya evsel besinlerle beslediğimiz petlerimizde ve özellikle çoklu doğumlarda bulantı –diare- 1 veya 2 gün sürebilecek iştahsızlıklara sebep olabilir. Bu durumun şımartılmakla bir ilgisi yoktur bu doğal bir süreçtir. İştahsızlık durumu anne köpeğin süt veriminde azalmaya ve yavruları ile ilgilenmesinde boşluklar oluşmasına sebep olabilir.
“İhtimaller milyonda bir bile olsa sizin başınıza geldiğinde birde bir olur.”
DOĞUM GERÇEKLEŞTİKTEN SONRA
Havaların sıcak olduğu bir mevsimde de olsak eğer bir infrared ısıtıcınız var ise hemen annemizin doğum yaptığı odaya kurun. İlk 3 gün bu ısıtıcı geceleri açık kalsın.
Dikkat etmeniz gereken en önemli 4 şeyi aşağıda sıralıyorum ;
-Yavrular doğumu takip eden 3 saat içinde mutlaka ağız sütü dediğimiz ilk sütlerini almalılar.
-Annemiz göbek kordonlarını tam olarak kesemedi ve aktif kanama var ise bağlantı kuralım. Bu yavru için hayati önem arz eder.
-İlk 15 gün yavrular tuvaletlerini kendi başlarına yapamazlar. Anne köpek onların genital bölgelerini ve karınlarını yalayarak boşaltım sistemini uyarır ve tuvaletlerini yapmalarını sağlar. Acemi olan anne köpeğimiz bu işlemi layığı ile yerine getiremez ise elimize lateks eldiven giyip yavruyu çok sıkmadan elimize alalım. Yavrunun sırt kısmı avuç içinize karın bölgesi anneye baksın. Yavrumuzu anneye yaklaştırıp annenin onu yalamasını sağlayalım. Bu işlemi her yavru için tekrarlayalım. Zaten bir kaç seferden sonra anne bunu kendi başına yapacaktır.
-Yavruların altı her zaman temiz ve kuru kalmalı. Anne köpeğin akıntıları ile ıslanacak çarşaf vs. gün içinde sürekli değiştirilmeli.
-Yavrular sürekli olarak ağlama eğilimi içindelerse bilin ki ya memeye ulaşamıyorlardır (yardım etmelisiniz), ya anne tuvalet ihtiyaçlarını gidermiyordur (yardım etmelisiniz), ya da annenin sütü yetersizdir.
Ayrıca anne köpeğimiz için sizi uyarmam gereken bir kaç şey olacak. Bunlar;
-Doğumu takip eden 7-20 gün süresince annemiz doğum kalıntılarını (çıkaramadığı zarları vs) akıntı şeklinde kırmızı-beyaz-yeşil gibi renklerde yapışkan bir formda atmaya başlayacak. Bu akıntı vajinasından gelecek. Bu konuda endişe etmeyin bu tamamı ile normal fizyolojik bir durumdur. Ancak bu akıntı süresi 20 günü geçecek olursa mutlaka ultrason (postpartum) muayenesine gitmelisiniz.
-Emziren annemizi bir süt fabrikası olarak düşünelim. Müşterileri de yavruları. Müşterilerin beklentilerini karşılamak için fabrikaya sınırsız ham madde girişi yapmalıyız. Demem o ki annemizi sınırsız besleyelim. O zaten kendi sınırlarını belirleyecektir.
-Annemizin süt yapması için bol miktarda su tüketmesi gerekmektedir. Bu nedenle önünde sürekli içilebilir nitelikte taze su bulunmalı. Bulunduğunuz ilde şebeke suyunu içmiyorsanız annemize de içirmeyelim. ya damacana su verelim yada çeşme suyunu kaynatıp soğutarak servis edelim.
-Annemize emzirme süresi boyunca hiçbir aşı ve ilaç uygulaması yapmayalım, yaptırmayalım. Çok acil durumlarda veteriner hekimimize danışarak ve yavruları ilaç kalıntı süresi boyunca sütten keserek ilaçla sağaltım yapabiliriz.
-Annemizin tuvalet gezinti alanlarını diğer köpeklerle ve dışkı-idrarlarıyla muhatap olmayacağı yerler olarak belirleyelim.
-Uzun gezinti periyotlarından ilk 15 gün sakınalım.
-Gün içinde annenin başka bir odada vakit geçirmesini engelleyelim. Bu annenin yavrularından uzaklaşmasına sebep olur.
-Mümkünse sizden başka kimse yavruları alıp sevmesin, ilk 30 gün buna çok dikkat edelim. Yavruların önünde sevilip okşanacakları koca bir ömür var. Bu nedenle ilk 30 gün genel kontroller-temizlik dışında anneyle yavruları baş başa bırakalım.
Umuyorum ki yavrularınız sağlıklı ve güvenli bir şekilde büyüyecekler. Yeni yuvalarda yeni ufuklara yelken açacaklar.
(alıntıdır)
Kalça Çıkığı Nedir?
Kalça çıkığı tam kelime anlamıyla kalça eklemlerinin anormal gelişimidir. Femurun (baldır kemiği) yuvarlak ve pürüzsüz olması gereken baş kısmı sıkıca pelvisdeki (kalça kemiği) sokete (oyuğuna) yerleşeceği yerde femoral baş kısmı daha az yuvarlak ve oyuk daha geniş ve sığdır. Bu eklemlerin birbiriyle normalden daha gevşek tutunmasına neden olur. Femoral baş kısmın soket içinde sağa sola hareketi arttığından inflamasyon (yangı), ağrı ve sonuç olarak eklem içinde yeni bir kemik formasyonu baş gösterir. Bu yeni kemik eklemei stabilize etmeye yardımcı olabilse de atritisle ilgili problemlere neden olur. Kalça çıkığının gelişiminde bir kaç faktör sayılabilir.
Yavru köpeğin genetik mirası önemli bir elementtir; ancak gelişme döneminde beslenme ve egzersiz de önemli rol oynar. Hastalığın rastlanma olasılığı fazla olan bir ırk (Alman Çoban Köpeği, Retrieverlar ve Rottweiler vs) alınacaksa anne ve babalarının kalça durumları hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Önemli üreticiler köpeklerinden yavru almadan önce köpeklerinin kalça sağlıklarını test ettirerek garanti altına almaya çalışırlar. Yavruyu seçtikten sonra her ne kadar sadece şiddetli vakalar bu kadar erken yaşta tespit edilebilse de veteriner hekiminizce kalçanın kontrol ettirilmesinde fayda vardır. Belirtiler Bir yaşın altındaki yavru köpeklerde kalça çıkığı, topallama, çömelerek ya da zıplayarak yürüme ve gergin adımlarla kendini gösterir. Ek olarak ağrının olduğu tarafta adale kaybı olurken dengede tutan diğer tarafta daha fazla adalelenme görülebilir. Hasta köpekler ağırlıklarını ön bacaklarına verdiklerinden arka bacakları daha zayıf kalırken ön kısımları daha gelişmiş bir görünüm sergiler. Daha yaşlı köpeklerde benzer belirtiler kalça eklemlerindeki atritik değişmeler nedeniyle yavaş yavaş gelişebilir. Bu tür köpeklerin üzerinde yapılan klinik muayene eklemde gevşeklik ve ağrı ortaya koyar. Eklemin gevşekliği için yapılan spesifik testler asetabulum (kalça soketi) içindeki femurun baş kısmının anormal hareketini ortaya koyacaktır. Röntgen eklemlerin anormal durumunu ve atritik değişimleri göstermede kullanılabilir. Yine de, kalça çıkığıyla alakalı ağrının bir kısmı röntgen ile her zaman görüntülenemeyen yumuşak doku anormallikleriyle alakalı olabilir. Röntgen zararsız kemik değişiklikleri belirlese de ağrıyı kontrol etmek ve gelecek problemleri azaltmak için tedavi gereklidir.
Kalça Displazisi Nasıl Oluşur?
Bazı bireylerde genetik olarak hastalık bulunmasa bile ne yazık ki bakım ve beslenme hataları ile kalça displazisi ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle özellikle büyük ırk köpeklerde kontrollü kilo alma, dengeli beslenme, kaygan zeminlerde dolaşmanın önlenmesi, merdiven inip çıkma ve yüksekten atlamaların kısıtlanması gerekmektedir. Hastalığın tedavisinde kalça displazisnin derecesi, eklemde dejenerasyonun oluşup oluşmadığı, yaş, cinsiye t, hastanın yaşadığı ortam ve çevresel koşullar göz önünde bulundurulur ve bu değerlendirmeye göre tedavi biçimi seçilir. Bu seçim mutlaka bu konuda uzman bir veteriner hekim tarafından yapılmalıdır. Erken teşhis her zaman için büyük bir avantajdır.
Kalça Displazisi Nedir ?
Kalça displazisi genetik olarak diğer kuşaklara aktarılan ve kalça ekleminde deformasyona yol açan bir hastalıktır. Kalça ekleminin aşırı gevşek olması durumunda eklemi oluşturan kemik başı eklem çukurluğuna tam uyum sağlayamaz ve sürekli girip çıkar. Bu durumda gerek eklem çukurluğunda gerekse kemik başında oluşan deformasyonlar sonucunda kalça ekleminde ağrı, hareketlerinde sınırlanma ve topallık, eklem dejenerasyonu ve kireçlenme meydana gelir. Hastalık daha çok Alman Çoban, Kangal, Labrador, Golden, Danua, Saint Bernard gibi büyük ırk köpeklerde görülür. Çünkü bu ırklar hızlı büyürler ve kalçaya binen vücut ağırlığı fazladır. Ancak hastalık kedilerde dahi görülebilmektedir. Bu nedenle tüm köpek ırklarında rastlanabilir.